Tipik bir deyiş vardır: “Tarihin en eski bilimi astronomidir.” Nedeni basit. Çünkü başını kaldırıp da yıldızları farkeden ve onlara bakan ilk kişi ister istemez astronomi biliminin öncüsü olmuştur. Ayrıca bunun için illa gece olmasına da gerek yok, bu kişi eğer muazzam parlaklığı ile Güneş’i ve muhteşem güzelliği ile Ay’ı çıplak gözleriyle bile gördüyse tarihin ilk astronomunu bulduk demektir. Tarihin başından bu yana sadece insanoğlunun astronomi ile ilgilendiğini, onun yardımıyla yönünü bulduğunu ve çeşitli teknolojiler ürettiğini düşündük. Ama Dünya üzerinde başka canlılar astronomiyi hiç mi kullanmadı? İnsanlar dışında, hayvanlar astronomi ile ne kadar içiçe? Astronomiden ne kadar etkilendiler?
Telif Hakkı: Paolo Neo
Dünya üzerindeki yaşam için fotosentetik canlıların var olması ve bu tür bitkilerin var olması için de Güneş’in var olması gerekliliği tartışılmaz bir gerçek. Eğer Güneş yoksa bitkiler yok, ondan beslenen otobur da canlılar yok, otobur canlılar yoksa etobur canlılar da yok. Dünya’nın belli bir sıcaklıkta kalması ve Dünya üzerindeki yaşam için en gerekli döngülerden biri olan su döngüsü için Güneş çok önemli bir aktör. Ama bu yazıda bu çok bilinen durumlardan bahsetmeyeceğiz. Biraz daha gözardı edilen durumlardan bahsedeceğiz. Ayrıca unutulmamalıdır ki; tüm bilimler içiçe geçmiş durumdadır. Dünya da astronomik bir cisim olduğuna göre Dünya’da üzerinde yaşanan birçok durumu da astronomik olay olarak kategorilendirmek mümkündür, bu yazıda da aslında jeofiziğin konusu olarak kabul edilen jeomanyetik alan astronomik bir olay olarak gösterilmiştir.
Dünya’nın Hareketleri
Dünya’nın kendi çevresindeki dönüşünden gece ve gündüz, Güneş çevresindeki dönüşünden ise mevsimler oluşur. Hayvanlar da aktivitelerini bu hareketlere göre ayarlar. Kışın, sürüngenler, yarasalar, köpekbalıkları, kemirgenler gibi hayvanlar kış uykusuna yatarken göçmen kuşlar gibi hayvanlar da daha sıcak olan ülkelere göç eder. Bunun muhtemel nedenleri, besin bulamama, hava sıcaklığındaki düşüş olarak belirtiliyor. Tam tersi bir durum da söz konusu olabilir: Böcek ve salyangozun bazı türleri de kurak geçen yaz aylarının etkilerinden korunmak için yazın aktivitelerini yavaşlatır.
Jeomanyetik Alan
Dünya çekirdeğinde bulunan sıvı demir kütlesininin dönüşü sayesinde Dünya’nın manyetizması (jeomanyetik alan) oluşur. Dünya’nın manyetizması, bir mıknatıs etkisi ile Dünya’yı ve dolayısıyla üzerindeki yaşamı Güneş’in zararlı ışınlarından koruduğu gibi aynı zamanda canlılar için de bir pusula işlevi görür. Bazı kuş türleri ile herhangi bir astronomik cismi görüp ona göre yolunu saptayamayacak kadar derine dalabilen balıklar, yunuslar, kaplumbağalar ve balinalar, beyinlerindeki manyetik özellikli magnetit minerali sayesinde, Dünya’nın manyetizmasını hisseder ve bunun yardımıyla yollarını bulur. Bu durumdan yararlanan başka hayvanları örnek vermek istersek, arıları, termitleri, ıstakozları, semenderleri, fareleri ve yarasaları sayabiliriz. Ancak Dünya manyetizması Güneş fırtınaları nedeniyle bozulduğunda göç eden kuşların ve diğer canlıların yönlerini bulması zorlaşır, kafaları karışır.
Gelgitler
Dünya’nın kütle çekim merkezinin, çevresinde dolandığı Güneş ve çevresinde dolanan Ay tarafından bozulmasından dolayı denizlerde ve okyanuslarda yaşanan su seviyesindeki yükselme ve alçalmalara gelgit adı verilir. Hayvanlar bu su seviyesindeki değişimlerden yararlanmayı bilmişlerdir. Besin ve oksijen anlamında zengin olan gelgit alanında (gelgitten dolayı suyun yükselme ve alçalmasından etkilenen bölgeler) hem kara hem de su (deniz) yaşamına uyum sağlamış canlılar bulunmaktadır. Örnek olarak da denizkestaneleri, yengeçler, denizyıldızlarını göstermek mümkündür. Su seviyesindeki değişimi meydana getiren okyanus akıntıları ise balık sürülerini belli bir yere toplar ve avcılar için mükemmel bir avlanma bölgesi oluşturur. Değişik türden balinalar, yunuslar, köpekbalıkları ve kuşlar bu zengin balık sürülerini avlamak için hazır bekler. Aynı zamanda su seviyesinin düşmesinden dolayı ortaya çıkan geniş kumsallarda saklanan mikroskobik hayvanlar, omurgasızlar, solucanlar ve bazı deniztarakları, ayılar, kuşlar ve yengeçler tarafından su seviyesi tekrar yükselmeden avlanır. Deniz yaşamına alışkın ama açıkta kalıp Güneş’e maruz kalan bazı kabuklu canlılar ise Güneş’in sıcağı altında ‘pişerler’. Gelgit hareketlerinden, salyangozlar gibi bazı canlılar ise yer değiştirmek için yararlanır. Vücutlarının belli organlarını bir çeşit yelken gibi kullanıp suyun hareketi ile daha sığ ya da daha derin sulara gidebilirler. Köpekbalıkları ve vatozlar gibi büyük balıkların sığ sularda bulunan ufak balıkları avlayabilmesi için suların kabarması gerekir. Bunu bilen büyük balıklar da sabırla suların kabarmasını bekler.
Ülkemizde gelgitin etkisini çok görmememize rağmen Dünya’nın bazı yerleri, gelgitten çok etkilenebiliyor. Bu resimde görülen liman, Kanada ile ABD arasında yer alan Fundy Körfezi’nde yer alıyor.
Telif Hakkı: Samuel Wantman
Astronomik Cisimler ve Konumları
Çoğu hayvanın, Güneş’in parlaklığının sağladığı yüksek görüş sebebiyle gündüz aktif olduğu biliniyor. Gündüz vakti hayvanların Güneş’i izledikleri ve biyolojik saatlerini ayarladıkları da bilinen bir gerçek. İddialara göre, bazı kuşlar gökyüzünde görünen en parlak gök cismi olan Güneş’i bir pusula gibi kullanmaktadır. Bu durumdaki kuşlar gün doğumları ve gün batımlarında Güneş’i izleyerek kendilerinin ‘iç pusula’larını kalibre edip bulundukları enlemleri tahmin edebildikleri düşünülüyor. Gece durumunda ise aydınlatma işlevini Ay ve yıldızlar görür. Güneş batıp da gece olduğunda gökyüzünde bulunan yıldızlar, yerin tam olarak kararmasını engeller. Eğer siz de herhangi bir ışık kaynağı olmayan bir yerde dışarı çıkarsanız gözleriniz karanlığa alıştıktan sonra etrafın zifiri karanlık olmadığını, hatta belli bir görüş mesafenizin olacağını göreceksiniz. Gözlerindeki özel bir doku sayesinde insandan daha iyi görme yetisine sahip olan ve gece de aktif olabilen aslan gibi hayvanlar için bu büyük bir avantajdır ve özellikle dolunay sırasında çevre daha fazla aydınlanacağından bu hayvanlar daha rahat hareket ederler. Hayvanların yıldız konumlarını bir pusula gibi kullanabildikleri de yapılan deneylerde ispatlanmıştır. Bilimadamları bir gezegenevi (bir çeşit gökyüzü simülasyonu) kullanarak yaptıkları deneylerde kuşların gezegenevindeki parlak yıldızları kullanarak yönlerini bulmaya çalıştıkları gördü. Özellikle parlak ve farkedilmesi kolay olan Avcı Takımyıldızı’nın Betelgeuse yıldızı kuşlar için oldukça önemli görünüyordu. Gündüz Güneş’i kullanan bazı böcek türlerinin de geceleyin kendilerini, gökyüzünde düz bir çizgi olarak görünen Samanyolu’na göre yönlendirdikleri ve buna göre düz bir çizgide hareket ettikleri yapılan deneylerle ortaya konmuştur. Ayrıca, Ay ve Güneş’in konumlarının keseli fareler üzerindeki etkisi üzerine yapılan araştırmalar da, farelerin Güneş battıktan 20 dakika sonra aktivitelerinin maksimum noktaya ulaştığını, Ay gökyüzünde değilken ise aktivitelerinin 3 kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. 1936 yılında John Alden Knight’ın öne sürdüğü Solunar Teorisi’ne göre hayvanların davranışları 33 ayrı faktöre dayanıyordu. Ancak yıllar geçtikçe bunların sadece 3 tanesinin önemli olduğu ortaya çıktı: gelgitler, Ay ve Güneş. Gelgitin de Ay ve Güneş’e bağlı olduğunu düşünecek olursak Ay ve Güneş’in konumunun ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmış olur.
Güneş Tutulması
Güneş tutulması sırasında, Dünya ile Güneş’in arasına Ay girer ve aradaki uzaklıklara göre kısmi (parçalı), halkalı ya da tam güneş tutulması oluşur. Bu durumda da Güneş’in bir kısmı ya da tamamı Ay tarafından kapatılır. Dünyaca birçok kişi tarafından heyecanla izlenen Güneş tutulmasından sadece insanlar etkilenmiyor. Araştırmacılara göre, gündüz vakti etraf birdenbire kararınca kafaları karışan kuşlar yuvalarına dönüp uyumaya hazırlanıyor, ve gece aktif olması gereken baykuşlar, cırcır böcekleri ve kurbağalar da ötmeye başlıyor. Böcekler, kertenkeleler de gece olmuş gibi davranıyor. Balıkların davranışları da çok farklı olmuyor. Araştırmalara göre, bazı türler tutulma esnasında hareketlerini yavaşlatıyor. Memeli hayvanların ise bu durumdan çok etkilenmediği, en fazla biraz gergin oldukları saptanmış. Bilimadamlarına göre bu durumun nedeni ise biyolojik saat. Biyolojik saate göre gündüz olması gerektiğini bilen bazı memeliler hayatlarında (aslanlar, zebralar, babunlar gibi) hiçbir değişiklik yokmuş gibi yaşamaya devam ederken bazıları da (atlar, şempanzeler gibi) ışık azalması ile biyolojik saatleri arasında bir çelişki olduğundan biraz gergin davranıyor. Diğer canlılar ise biyolojik saatlerinden daha çok Güneş ışığının parlaklığına göre hayatlarını ayarlamayı tercih ediyor.
Ay ve Evreleri
Bilim adamlarının araştırmaları gösteriyor ki, Ay’ın oluşumu Dünya’daki yaşam için gerçekten de bir şans. Çeşitli açılardan bu durum Dünya üzerindeki yaşamı olumlu yönden etkilemiş olabilir. ‘Geçmişte Dünya’nın yörüngesindeki düzensizliklerin Ay tarafından giderilmesi’, ‘Ay’ı oluşturan çarpışma sonucu Dünya’nın manyetik alanını oluşması’ gibi Ay’ı var olmasının sonuçları hakkında araştırmalar yapılıyor. Bunlara ek olarak, Ay’ın gökyüzünde küçük bir yer kaplamasına rağmen, o bölgeden Dünya’ya gelen meteorlar için bir kalkan görevi görüyor olması da kabul edilmesi gereken bir gerçek.
Telif Hakkı: Mrs Kathryn Smith
Eski çağlardan beri Ay’ın evrelerinin insanların yaşamını etkilediği yönünde efsaneler dolaşmaktadır. Bunlardan en ünlüsü de tabii ki kurtadam hikayeleri. Dolunay, hayvanları, insanları etkilediği kadar etkilemese de (!) onlar üzerinde de bir takım etkilerinin olduğu düşünülüyor. (Ancak yapılan araştırmaların çok da tutarlı olmadığı, bilim adamları tarafından dile getirilmekte.) Araştırmalar, dolunay sırasında bazı hayvanların aktivitelerinin arttığını gösteriyor. Semender, kurbağa gibi hayvanların dolunay sırasında çiftleşmeye hazır oldukları görülmüş. Dolunayda, aslan gibi büyük kedilerin insanlara karşı daha saldırgan olduğu da ispatlanmış durumda. Dolunayda, aslan karıncası adı verilen bir çeşit böceğin toprakta açtığı deliklerin, her zamankilere göre daha büyük olduğu saptanmış. Aynı zamanda, araştırmalar, gene dolunayda, evde beslenen kedi ve köpek yaralanmalarının da daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu durumun nedeni olarak önerilen teorilerden birisi, o gece dışarısı daha aydınlık olduğu için hayvanların dışarıda daha çok zaman geçirmesi olarak gösteriliyor. Bazı araştırmalar ise bu aktivite değişikliğinin nedeni olarak dolunay sırasında Dünya’nin manyetik alanının az da olsa değişmesi olduğunu söylüyor. Ama tam olarak neden bulunabilmiş değil. Çoğu avcı da, Ay’ın evrelerine göre hayvan davranışlarının değiştiğini gözlemiş durumda. Avcılar, bazı evrelerde özellikle dolunay ve yeni ay evresinde, Ay doğarken ve batarken yapılan avın çok daha başarılı geçeceğine yani hayvan aktivitesinin daha fazla olacağına inanıyor.
Diğer Etkiler
Gama Işını Patlamaları: Yüksek enerji yüklü parçacıkların uzaya savruldukları patlamalardır. Bilimadamları, geçmişte meydana gelen 5 büyük yokolma durumunun bir kaç tanesinin nedeni olarak gama ışını patlamasını gösteriyor.
Meteorlar: Yokolma durumlarını yaratan bir başka astronomik olayın da Dünya’ya bir meteorun ya da kuyrukluyıldızın çarpması olduğu düşünülüyor. Bilimadamlarına göre, 65 milyon yıl önce meteor çarpmasıyla meydana gelen Kretase-Tersiyer yokolma durumunda dinozorlarının nesli tükendi. Ayrıca bazı kaynaklara göre, meteor yağmurları sırasında köpeklerin meteorların atmosferde yanarken çıkardığı sesleri duyabildikleri de söylenmektedir.
Ay Tutulmaları: Ay tutulması sırasında Dünya, Ay ile Güneş’in arasına girer ve Dünya’nın gölgesi Ay’ın üzerine düşer. Böylece, Ay’dan yansıyan Güneş ışığı miktarında azalma olur. Bu durum, ancak Ay, dolunay evresindeyse olur. (Çünkü bu durum için Dünya, Ay ve Güneş’in bir sırada bulunması gerekir ve Ay, Güneş’ten aldığı ışığın hemen hemen hepsini Dünya’ya yansıtır.) Araştırmalara göre, yarasalar, Ay tutulması sırasında ortaya çıkan karanlıkta daha yüksek bir avlanma oranına sahip oluyor. Aynı zamanda, gece aktif olan bir maymun türünün de ay tutulmaları sırasında daha farklı davrandığı Pennsylvania Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada fark edilmiş. Her iki olayın nedeni olarak da Ay ışığındaki azalma olduğu düşünülüyor.
Auroralar: Auroralar, Dünya’nın manyetizmasını oluşturan manyetik alan ile Güneş patlamaları sırasında Dünya’ya gelen yüksek enerjili parçacıklar arasındaki etkileşim sonucunda kuzey ve güney kutup daireleri civarında görülebilen, atmosferin iyonosfer tabakasında meydana gelen çeşitli renklerdeki ışıklardır. Şimdilerde oluşan auroraların hayvanlar üzerinde herhangi bir etkisi olduğu ispatlanabilmiş değil, ancak günümüzden 4 milyar yıl önce oluşan auroralar için aynı şeyi söylemek daha zor olabilir. O zamanlarda atmosferin daha çok karbondioksite sahip olduğu ve auroların daha yükseklerde ve daha etkili olduğu düşünülüyor. Bu auroraların da yaşam için gerekli bileşimleri de oluşturmuş olması da ihtimaller dahilinde.
Görüldüğü üzere astronomi ile hayvanlar tahmin edileceğinden aslında çok daha içiçe. Muhtemelen insanoğlu varolmadan önce hayvanların başını çektiği diğer canlılar astronomiyi zaten bir şekilde kullanıyorlardı. Ya yön bulmak için, ya yemek için, ya da çiftleşmek için. Ve gelecekte de, belki az belki fazla, illa ki astronomiden yararlanmaya devam edeceklerdir. İnsan, belki gökcisimlerini sistematik bir şekilde izlemiş ve ondan faydalanmış olabilir ancak gene de astronomiyi sadece insanlara atfetmek biraz bencillik değil mi?