Astronomlar Hubble Uzay Teleskop'unun 10 Yıllık Verilerinde Bulunması Zor Diye Tabir Edilen Bir Gezegen Buldu

Astronomlar Hubble Uzay Teleskop’unun 10 Yıllık Verilerinde Bulunması Zor Diye Tabir Edilen Bir Gezegen Buldu

Astronomlar Hubble Uzay Teleskopu’nun 1988’de çektiği fotoğrafların yeniden dikkatlice incelerken iki ötegezegenin görsel kanıtlarını buldu.

Hubble arşivlerinde kalan bu gizli cevher in bulunması astronomlar için adeta paha biçilemez bir zaman makinesi niteliği taşıyor. Çünki bu veriler çok eski gezegenlerin yörünge hareketlerini şimdiki gezegenlerinkiyle karşılaştırma imkanı sunuyor. Bu veriler aynı zamanda gezegen avcılığı için  Hubble veri arşivlerine dikkat çekici bir yaklaşım getiriyor.

 Astronomlar Hubble Uzay Teleskop'unun 10 Yıllık Verilerinde Bulunması Zor Diye Tabir Edilen Bir Gezegen Buldu

Telif Hakkı: NASA, ESA ve R. Soummer (STScl)

Dört dev gezegenin 130 ışıkyılı uzaktaki genç ve büyük kütleli bir yıldızın(HR 8799) yörüngesinde döndüğü biliniyor.  İlk üç gezegen 2007 ve 2008 de Keck Gözlemevinden ve Kanada Ulusal Araştırma Konseyinden Christian Marios ve ekibinin Gemini Kuzey Teleskop’undan alınan fotoğraflarla keşfedilmişti. Marios ve ekibi 2010 yılında en içteki dördüncü gezegeni deşifre edememişti Bu aynı zamanda astronomların doğrudan fotoğrafını çekebildiği ilk çoklu gezegen sistemi olma özelliğini de taşıyor.

2009 da Montreal Üniversitesi’nden David Lafreniere Hubble’ın Yakın Kızılötesi Kamera ve Çoklu Cisim Spektrometresiyle(NICMOS) çektiği HR 8799 dan alınan görüntülerde saklı ötegezegeni ortaya çıkardı. Lafreniere böylece yıldızın etrafında dönen en dış gezegenin yerini saptamış oldu. Bu gelişme merkez yıldız tarafından örtülen saklı gezegenlerin ortaya çıkarılmasında yeni veri işleme tekniklerinin ne kadar işe yarağını gösterdi.

Baltimore’daki Uzay Teleskop’u Bilim Enstütsi’nden Remi Soummer aynı arşivler üzerinde yaptığı yeni analizler sonucunda üç dış gezegen keşfedildi. Dördüncüsü yani en içteki ve yıldızdan 1.5 milyar mil uzaktaki gezegen görülemiyor. Çünki NICMOS koronografik görüş alanı dışında kalıyor yani yıldızdan gelen ışık onu görmeyi engelliyor.

Uzun yıllar süren zaman aralıklarıyla çekilen fotoğrafların birleştirilmesiyle gezegenin yörüngesi izleniyor. Bu yörüngeyi biliyor olmak  çoklu gezegen sistemlerini anlayabilmemiz için oldukça kritik önem taşıyor. Çünki büyük kütleli gezegenler alışıla gelmiş olandan farklı olarak birbirlerinin yörüngeleri altüst ediyor. Soummer konuyla ilgili olarak ” Hubble fotoğraflarıyla bu gezegenlerin yörünge şekillerini öğrenebiliriz ve bu da bize iç sistemlerinin durağanlığı, gezegenlerin kütleleri ve eşmerkezlilikleri bir de sistemin eğilimi hakkında önemli bilgiler verir.” dedi.

Bu sonuçlar Astrofizik Bülteni’nde yayınlandı.

Bu üç gaz devinin yörüngeleri yaklaşık 100,200 ve 400 yıllık. Yani astronomların gezegenlerin yörüngelerinde nasıl hareket ettiğini öğrenmesi için daha uzun yıllar beklemesi gerekiyor. Hubble dan gelecek olan veriler çok büyük önem taşıyor. “Arşivler 10 yıllık bilimi bize şuan veriyor.” diyor ve ekliyor Soummer “Bu veriler olmasaydı 10 yıl daha beklemek zorunda kalacaktık. Bilimin boşa geçen 10 yılı…”

Malesef çok yavaş hareket eden bu gezegen, pozisyonunu 10 yılda bir değiştiriyor. Soummer “Ama eğer bir içteki gezegeni görebilirsek yörüngesinin bir kısmını anlayabiliriz ve üçüncü içteki gezegeni görebilirsek oldukça iyi bir hareket aralığı görmüş oluruz” dedi.

Gezegenler 1998’de Hubble ilk gözlemlerini yaptığında çekilen fotoğraflarla tespit edilemedi çünki ozamanlar şuanki tespit etme yöntemleri kullanılmıyordu. Astronomlar gezegenden gelen ışığı görebilmek için merkez yıldızının ışığını ayrıştırdığı zaman bile kalan ışık gezegenden gelen zayıf ışığın görünmesini engelliyordu.

Lafreniere daha önceden kataloglanmış referans yıldızları kullanarak analizlerini geliştirdi ve merkez yıldızının deyim yerindeyse parmak izi ışığını ayrıştırmayı başardı. Soummer ve ekibi Lafreniere nin yöntemlerini bir adım daha ilerletti ve NICMOS un 10 yıllık gözlemlerinden alınan 466 referans yıldızının fotoğraflarını kullandı.

Soumer ve ekibi fotoğraflardaki iyice doygunluğu artırıp yıldız ışığını kıstı ve  kırınım çizgilerini tamamen ortadan kaldırdılar. Bu da Hubble verilerindeki iki yeni iç gezegeni görmeleri sağladı. NICMOS verilerinde yakın kızılötesi ışıkta görünen gezegenler yıldızlarından 1/100.000 kat parlaklığa sahip.

Soummer’in bir sonraki planı NICMOS arşivlerindeki yaklaşık 400 farklı yıldızı daha aynı tekniği kullanarak ve görüntü kalitesini yükselterek analiz etmek. Soummer’in çalışması Hubble Uzay Teleskop’u nun yirmi yıllık gözlemlerden elde ettiği saklı bilgilerden oluşan veri arşivlerinin önemini gösteriyor. Astronomlar bu büyük kütüphaneden istifade ederek eski ve yeni gözlem verilerini inceleyerek bir bütünü meydana getirmek istiyorlar.

Soummer’in ekibi NICMOS veri arşivlerinden, yer tabanlı teleskoplar tarafından incelenmesi için, izlenmesi gereken bir aday gezegen listesi oluşturdu. Eğer keşfedilirse, her keşfedilen yeni gezegen yörünge hareketlerini ölçmek bakımından uzun yıllar süren bilimsel çalışma değerinde olacaktır.

Hubble Uzay Teleskop’u NASA ve Avrupa Uzay Ajansı arasındaki bir işbirliği projesidir. Teleskop’u NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi kontrol ediyor. Hubble’ın bilim kontrolünü Uzay Teleskop’u Bilim Enstitüsü yürütüyor. Washington’daki Astronomi Araştırmaları Üniversiteler Birliği tarafından NASA adına kontrol ediliyor.

Kaynak: NASA