Shelter Island

MARS’TA YENİ NE BULUNDU VE NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ

NASA 28 Eylül’de yaptığı basın açıklaması ile dikkatleri bir kez daha Kızıl Gezegen’in üzerine çekmeyi başardı. Araştırmacılar, 2000’li yılların başında gönderilen yörünge aracından gelen veriler doğrultusunda Mars’ın yüzeyinde akışkan halde sıvı su bulunduğunu düşünüyorlar.

Curiosity’den bildiğimiz gibi Mars, eskiden gezegenimiz gibi yüzey suyuna ve su döngüsüne sahip bir gezegendi. Sonrasında yapılan çeşitli gözlemlerle Mars’ın yüzeyinde artık sıvı halde su bulunmadığı düşünülüyordu. Fakat anladık ki Mars, adlandırdığımız gibi kızıl bir çöl değil, yüzeyinde su bulunduran ve yaşamın izlerini vaat eden bir gezegen.

Shelter Island

Mars’ın Hale kraterinde bulunan ve 100 metre uzunluğuna ulaşabilen bu koyu izler tuzlu suyun akışı ile oluşuyorlar. Gezegenin sıcak olduğu zamanlarda ortaya çıkıp sıcaklık düştükçe hızla kayboluyorlar.

Gözlemlerimiz ne yazık ki son derece sınırlı. Mars Reconnasissance Orbiter ile yapılan şey aslında Mars’ın yüzeyinin spektroskopik olarak haritalanması. Piksel başına 18 metrelik bir çözünürlüğe sahip. Başka bir sınırlama ise gözlem yapabildiğimiz saatler. Yörünge Aracı’nın, enerjisini Güneş’ten sağlaması ve akışın en yoğun olduğu düşünülen saat olan sabah saatlerinde aracın Güneş ışınlarından mahrum kalıyor oluşu nedeni ile gözlem yapılamıyor. Elimizdeki verileri edindiğimiz gözlemler ise, Mars saati ile 15.00 saatlerine tekabül ediyor.

'Shelter Island' 3 - D

Gözlemlenen, aslında suyun doğrudan kendisi değil. Fakat aday modeller düşünüldüğünde tuz akışını sağlayabilecek tek modelin akışkan su modeli olduğu ortaya çıkıyor. Diğer adaylar olan kuru buz, Mars rüzgarları ve toz fırtınaları, sıcaklığın bunlar için yüksek olması nedeniyle geçerliliklerini yitiriyorlar.

 

CANLILIK OLABİLİR Mİ?

Mars’ta bulunduğu düşünülen su miktarı, bakterilerin yaşaması için yeterli. Bu da bizi Mars’ın yaşam barındırıp barındırmadığı sorusunu sormaya itiyor. Ne yazık ki bu sorunun cevabını henüz bilmiyoruz.

Fakat bildiğimiz şu ki bu tuzların bulunduğu sıvı, içindeki tuz derişimine göre -40, -60 derecelere kadar sıvı halde bulunabiliyor. Suyun akışına yüzey sıcaklığı -23 – 0 derece arasındayken başlıyor olması suyun da bu derecede olması gerektiği anlamına gelmiyor.

Bazı kaynaklara göre suyun saf değil de perklorit bakımından zengin oluşu bildiğimiz anlamda canlılığı desteklemiyor olabilir. Mars yüzeyinde bulunan su, bizim denizlerimizden tuz bakımından 5 kat daha yoğun. Fakat perklorit derişiminin daha az olduğu sularda yaşam olma ihtimali yok değil. Bu tuzlu suları içeren bölgelerin keşfi, ileride yapılacak astrobiyoloji çalışmalarına konu olacağı gibi Mars’ın su döngüsüne de ışık tutacaktır.

NASA’nın yaptığı sunumda kullanılan şekillerden biri olan görselde de görüldüğü gibi, suyun saf değil de perklorit bakımından zengin oluşu hem soğuk yönünde hem de sıcak yönünde sıvı suyun sabitliğini arttırıyor.

Bölgenin Mars üzerinde olabilecek bir çok habitattan yalnızca en kolay gözlemlenebilir olanı olması ihtimalini de unutmamak gerek. Kızıl gezegen, gelecekte karşımıza çıkabilecek bir çok yaşanabilir bölge içerme olasılığı taşıyor.

 

YENİ OLAN NE?

Mars’ın yüzeyinde perklorit bulunduğu uzun zamandır biliniyordu. Hem Phoneix hem de Curiosity, gezegenin toprağında perklorit bulmuştu fakat bu kez bulunan, farklı bir bölgede ve bileşiğin suda çözünmüş formu.

Yamaçlardan akan bir sıvı olduğu da birkaç yıldır bilinen bir gerçekti fakat bunlar “yamaçlardan akan sıvının” su olduğunu göstermiyordu. Uzun süreli spektroskopik gözlemlerin karşılaştırılması sonucu “ıslak perklorat” spektrumu gözlenmesi, yüzeyde su bulunduğu yönünde elde edilen ilk kanıt.

Nasa’nın yaptığı açıklamanın ardından sorulan sorular, çoğunlukla ileri araştırmalara yönelikti. 2020’de Mars’ın yüzeyine delikler açarak gezegenin daha derinlerini inceleyeceklerini açıklayan bilim insanları, yüzey altı sularında yaşam bulma ihtimallerinin yüksek olduğunu belirtiyorlar.

Tabi diğer uzay araştırmalarında olduğu gibi Mars araştırmalarında da devlet desteği büyük önem arz ediyor. ABD hükümeti NASA’ya ayırdığı fonu giderek kısıyor ve birçok projenin iptaline neden oluyor. Mars araştırmalarının devamlılığını sağlamak için yapılacak en etkili şey ise kamuoyunun ilgisini bu konuya çekmek ve halka ulaşmak.

Haberi Hazırlayan: Arev Pelin Sümer