Bilim insanları, 4,57 milyar yaşındaki bir meteoritin çekirdeğini ve dış katmanlarını bir mikro-sonda kullanarak inceledi ve nasıl oluştuğuna dair bilgiler edindiler. Edinilen bilgiler; bunun gibi toz ve taş parçacıklarının Güneş Sistemi’mizdeki gezegen oluşumu sırasında ağır ve değişik çevre koşullarına maruz kaldığını gösteriyor. Güneş Sistemi’nin oluşumunda rol alan ilkel gezegenimsi diskin sanatçı gözüyle görüntüsü. © NASA/JPL-Caltech/T. Pyle |
Araştırmacılara göre bu bulgular, gezegen oluşumundaki ilkel gezegenimsi diskin yoğunlaşması sırasında toz zerreciklerinin uzun yollar katettiğinin ilk kanıtı. İnceledikleri tek toz zerresinin ise Güneş çevresinde sıcak bir bölgede oluşmuş sonra Güneş Sistemi düzleminin dışına atılmış ve daha sonra da asteroit kuşağına geri düşmüş olabileceği düşünülüyor. Araştırmanın yapıldığı Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nden Justin I. Simon, “Bu araştırma, Güneş Sistemi’mizin ve diğer güneş sistemlerinin nasıl oluştuğuna dair ipuçlar veriyor.” diyor. Meteoritler, bilim insanlarını 100 yıldır şaşkına düşürüyor; çünkü mineraller soğuk ortamlarda oluşurken, sıcak ortamlarda değişime uğruyorlar. Karbonlu meteoritler, milimetre boyutunda kondrüller (gök kumu) ve santimetre boyutunda kalsiyum-alüminyumca zengin kalıntılar (calcium-aluminum-rich inclusions – CAIs) içeriyor. Bu kalıntılar ise, erime noktalarına kadar ısıtılmış ve sonra soğuk uzay toz parçacıkları ile karışmıştır. Üç farklı carbonlu meteorit; soldan sağa, Allende meteoriti (Meksika, 1969), Yukon meteoriti (Kanada, 2000), Murchison meteoriti (Avustralya, 1969) © NASA/Johnson Uzay Uçuş Merkezi “Bu ilk meteoritler, zaman kapsülü gibidir; Güneş Sistemi’mizdeki ilk malzemeleri taşırlar. Kalsiyum-alüminyumca zengin kalıntılar, en ilginç meteorit bileşenleridir. Gezegenler oluşmadan önceki tarihi kaydederler ve Güneş Sistemi’ni oluşturan gaz bulutunda ilk katılaşan cisimler.” diyor Simon. Simon ve ekibi, kalsiyum-alüminyumca zengin kalıntılardaki oksijen izotop bileşimini incelemek için NanoSIMS (İkincil İyon Kütle Tayfölçer) denilen yeni bir mikro-sonda kullandı. Güneş Sistemi’ni oluşturan toz ve gaz bulutunda oksijen izotopları görece daha çok olduğu için oksijen-16 ve oksijen-17 izotoplarını içeren minerallerin nerede oluştuğunu tespit etmek mümkün oluyor. Simon, Yer’e düşen (Meksika, 1969) en büyük karbonlu meteorit olan Allende meteoritinden kalsiyum ve alüminyum bakımından zengin nohut büyüklüğünde bir parçayı seçti. Allende meteoritinden 1 cm. kalınlığındaki parçalar. ©Maryland Üniversitesi Meteoritten bir kesit çıkardıktan sonra, çekirdeğini ve onun etrafındaki dört farklı katmanı incelediler. Çekirdeğin merkezinden dışarıya doğru oksijen-17 izotopunda bir artış tespit ettiler. Bu da gösteriyor ki; kalsiyum-alüminyumca zengin kalıntılar, oksijan-16 izotopunun daha çok bulunduğu Güneş Sistemi’nin iç kısımlarında oluştu ve daha sonra Güneş’ten uzaklaşırken dış katmaları oksijen-16’yı kaybetmeye başladı. Fakat bu bilgi onları şaşırttı; çünkü çekirdeğin etrafındaki ilk mineral katmanı daha çok oksijen-16 içeriyor. Bu da, tekrar Güneş Sistemi’nin iç kısımlarına geri döndüğünü gösteriyor. Diğer katmanlar da, az miktarda oksijan-16 içeren gazın bulunduğu ve kayalık gezegenlerin oluştuğu Güneş’e yakın bölgelerde oluştuklarını gösteren izotop seviyelerine sahip. Gezegenlerin bugünkü konumunu düşündüğümüzde, bu zerrecikler muhtemelen Merkür yörüngesi içerisinde oluşmuş, Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağına doğru hareket etmiş ve daha sonra Güneş’e geri dönmüştür. İlgili Bağlantılar: Kaynak: Astrobio |